Kıbrıs Akdeniz'de bir adadır Kuzeyinde 65 km mesafe ile Türkiye, doğusunda 112 km mesafe ile Suriye, 267 km ile İsrail, 162 km ile Lübnan; güneyinde 418 km ile Mısır; batısında ise 965 km ile Yunanistan yer almaktadır.

     Kıbrıs, Akdeniz'in Sicilya ve Sardunya'dan sonra üçüncü büyük adasıdır. Kıbrıs adası 30.33 ve 35.41 enlemleri ve 32.23 ve 34.55 boylamları arasındadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yüzölçümü 3.355 km²dir. Yaklaşık olarak ada sahillerinin yarısı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içerisindedir.

     Ekilebilen % 45 lik verimli arazinin % 20 si sulanmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti genelinin % 20 si ormanlık olup yoğun bir ağaçlandırma programı devam etmektedir.

     Bir süre Hitit egemenliğinde kalmış. Yunanistandaki Akalar tarafından kolonileştirilmiş daha sonrada sırasıyla Roma ve Bizans  yönetimine girmiş. 1571 yılında Türkler tarafından fethedilmiş, 1878 yılında Osmanlı İmparatorluğu'ndan yıllık 500,000 Amerikan doları karşılığında kiralayan İngilizler tarafından 1914 yılında işgal edilmiş, 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla bağımsızlık kazanmış, 1974'de Yunan darbesi ertesinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı sonucu adada iki ayrı devlet oluşmuştur. Nüfusun yaklaşık %74'ü Yunan (Rum), %26'sı Türk'tür. En büyük şehir Lefkoşa'dır.

     Günümüzde ada iki ayrı cumhuriyet tarafından yönetilmektedir: Bunlar sadece Türkiye tarafından bu adla tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'dir.

 

GEZİLECEK YERLER
MAVİ KÖŞK ÇAMLIBEL (KAÇAKÇININ KÖŞKÜ)
MAVİ KÖŞK, İtalyan asıllı rum olan Paulo Paolides tarafından 1957 yılında yaptırılmıştır. İki kat üzerine on altı bölüm olarak inşa edilen köşk, 20. yy modern mimari teknikleri ile yapılmış olmasına karşın, doğu ve batı mimari üslupları ile Türk, Rum mimari özellikleri yanısıra İtalyan ve Akdeniz bölgesi mimari özellikleri taşımaktadır. 

 

Hz. ÖMER TÜRBE VE MESCİDİ
Kıbrıs'taki önemli ziyaret ve adak yerlerinden bir tanesi Hz. Ömer Türbesi'dir. Yapı, Girne'nin yaklaşık 4 km doğusundaki Çatalköy'ün kıyı şeridinde bulunmaktadır. Hz. Ömer Türbesi'nde adları bilinmeyen 7 İslam mücahidinin türbesi bulunmaktadır. 

 
BEYLERBEYİ
Girne'nin 4-5 km doğusunda yer alan mütevazi bir köydür. Köyün nüfusu yaklaşık 500 civarındadır. Manzarası çok güzel olan ve sakin bir yer olduğu için Latince adından da anlaşılacağı gibi, "huzur yeri" olarak adlandırılır.

 
St. HİLARİON KALESİ
Kale bugünkü ismini Kudüs'ün Araplar tarafından zaptından sonra Kıbrıs'a göç eden ve ömrünün son yıllarını burada ibadetle geçiren bir azizden almıştır. Daha sonradan, 10. yüzyılda buraya bir kilise ve manastırın yapıldığı gözlenmektedir. 

 
GİRNE KALESİ
Girne kalesi, Akdeniz kıyılarında Orta Çağ'dan bu güne kalan etkileyici kalelerden biridir. Girne'nin kuzey doğusunda yer alan kale, limana hakim durumda ve dikdörtgen planda inşa edilmiştir. Antik kaynaklar kaleden ilk kez İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard'ın M.S. 1191 yılında Üçüncü Haçlı seferine katılırken, Kıbrıs Kralı Isak Komnen'i yenerek Kıbrıs'ı ele geçirmesi üzerine bahsetmektedir. Kalenin kesin yapım tarihi bugüne dek saptanamamışsa da kale içiyle çevresinde yapılan araştırmalar bizlere kalenin M.Ö. III. ve II. yüzyıllarda yapıldığını göstermektedir.

 
BUFAVENTO KALESİ
Bufavento Kalesi, St. Hilarion ve Kantara Kaleleri ile birlikte adayı Arap akıncılarına karşı savunmak için oluşturulan uyarı zincirinin bir parçasıdır. Kale çok rüzgarlı bir tepeye kurulduğu için "rüzgardan korkmayan" anlamına gelen "Bufavento" adını almıştır. Kalenin tam yapım tarihi bilinmemekle birlikte, Arslan Yürekli Richard Kıbrıs'ı ele geçirdiği zaman bahsi geçmektedir.

 
BATIK GEMİ MÜZESİ
Girne Kalesinde sergilenen batık, günümüze kadar ele geçen gemi batıkları arasında en eskisi olarak bilinmektedir. Akdeniz'de İskender'in ölümünden sonra kurulan Helenistik Krallıklara ait donanma gemilerinin dolaştığı dönemlere aittir. 

 
BEDESTEN
Selimiye Camisi'nin güneyinde yer alan Bedesten, XIV. Y.Y.'a tarihlenen Gotik mimari tarzında inşa edilmiş olan bir kilise yapısıdır. Yapı, Venedik hakimiyeti döneminde St. Nicholas Kilisesi adı altında Ortodokslar tarafından metropolit binası, Osmanlı hakimiyeti döneminde ise bazı değişiklikler yapılarak kapalı çarşı ve hububat deposu olarak kullanılmıştır. 


BARBARLIK MÜZESİ
Bu evde Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Doktoru Binbaşı Dr. Nihat İlhan'ın eşi ve üç çocuğu, Binbaşının alaydaki görevinde olduğu bir sırada korunmak için sığındıkları banyo odasında cani Rumlar tarafından kahpece ve acımasızca 1963 yılı Noelinde şehit edilmiştir.

 
HAYDAR PAŞA CAMİSİ
XIV. yüzyılda Lüzinyan'lar tarafından gotik tarzda yapılmış olan bir kilisedir. Kiliseye dıştan bakıldığı zaman mimarinin en göze çarpan yanı duvarın içine çekilmiş olan ve yukarı doğru daralan ayaklardır. Bu ayakların arasına dar ve uzun pencereler yerleştirilmiştir. Kilisenin üç girişi bulunmaktadır. Güney kapısının ince bir taş işçiliği vardır. Kapı sövesinin (kasasının) üstünde üç tane Lüzinyan armasının kabartması vardır. Batı kapısı bu kapıdan biraz daha büyük olup, mimarisi aynıdır. Kuzey girişi öteki girişlerden daha sadedir. Batı ve Kuzey kapılarında ejderha kabartmaları vardır. Kıbrıs 1571 yılında Osmanlıların eline geçtikten sonra yapıya, minare ve minber (mimber) eklenerek camiye çevrildi ve yapının adı Haydar Paşa Camisi olarak değiştirildi. Lefkoşa'da St. Sophia Katedrali'nden sonra (Selimiye Camisi), sanat açısından tarihi değere haiz ikinci bir yapıt olarak St. Catherina Kilisesi (Haydar Paşa Camii) gösterilmektedir.

 

SELİMİYE CAMİSİ
1209-1326 yılları arasından Lüzinyan döneminde inşa edilmiştir. İlk olarak St. Sophia Katedrali olarak kullanılan yapı Osmanlıların adayı ele geçirmesinden sonra camiye çevrilerek cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Selimiye Camii Kıbrıs'taki en güzel tarihi yapılardan biri olarak görülmeye değerdir.

  

BÜYÜK HAN
1572 yılında Kıbrıs'ın ilk Osmanlı Valisi olan Muzaffer Paşa tarafından inşa ettirilen iki katlı bir moteldir. Birbirine benzeyen 68 dikdörtgen şeklinde odadan oluşmuştur. Ortasında küçük bir cami vardır. Bu yapı Anadolu'da bulunan Osmanlı devri çarşı içi iş merkezleri yapısındadır.

 

BÜYÜK HAMAM
Büyük Hamam olarak bilinen Türk Hamamı Latin'lerin St. George Kilisesinin harabeleri üzerine inşa edilmiştir. Girişteki yay şeklindeki kapı bu harabelerden kalmadır. Hamamın iç yapısı klasik Osmanlı mimarisi özelliğindedir.

 
LALA MUSTAFA PAŞA CAMİİ
St. Nicholas Katedrali Akdeniz dünyasının en güzel Gotik yapılarından biri olarak bilinmektedir. Lüzinyan'lar döneminde 1298-1312 yılları arasında yapılmıştır. Önündeki tropik incir (Ficus Sycomorus) ağacının inşaat başladığı zaman dikildiği ve katedral ile yaşıt olduğunu söyleyenler vardır. 1571 yılında cami haline getirilene kadar adanın kralları önce Lefkoşa'daki St. Sophia Katedrali'nde Kıbrıs Kralı olarak, sonra da kutsal topraklara daha yakın olduğu için Famagusta'da Kudüs Kralı olarak taç giyerlerdi. 


OTHELLO KULESİ
Othello Kulesi olarak bilinen bu kale ilk olarak 14. yüzyılda Lüzinyan'lar tarafından limanı savunmak amacıyla inşa edilmiştir. Etrafı derin bir hendekle çevrili idi. Koruduu Deniz Kapısı, Kara Kapısı ile birlikte surlarla çevrili kentin iki ana girişinden biriydi. 1492'de Venediklilerin Girne'de yaptıkları gibi bu ortaçağ kalesini de bir topçu tabyasına dönüştürdükleri görülmektedir. 

 
SALAMİS
Antik Salamis kentinin Truva savaşından dönen Teucer tarafından inşa edildiğine inanılmaktadır. Roma İmparatorluğu döneminde imparatorluğun doğusundaki en büyük ticaret merkezi olarak Salamis bilinmektedir. Milattan sonra 4. Yüzyılda bir deprem Salamis'i tamamıyla yıkmıştır. Bundan sonra İmparator Costantin tarafından yeniden inşa edilmiş ve Costantia adını almıştır. 

 
SOLİ BAZİLİKASI
Yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır. Kıbrıs'ta inşa edilen ilk kiliselerden olup kendine özgü yanları vardır. 200 metre uzunluğundaki bazilika üç kapılı bir giriş ve giriş mekanıyla başlıyordu. Bunu dört tarafı sütunlarla çevrili ve çeşmesi olan bir avlu izliyordu. Bundan sonra gelen gene üç kapılı bir giriş ve narteksten sonra asıl kiliseye giriliyordu. Hristiyanlık geleneğinde Soli Saint Mark'ın Saint Auxibus tarafından vaftiz edildiği yer olarak kabul edilmiştir.

 

SOLİ TİYATROSU
Soli Tiyatrosu ise Roma'lılar döneminde bir zamanlar aynı yerde bulunanYunan tiyatrosunun yerine yapılmıştır. M.S. 2. yüzyılın sonu ile 3. yüzyılın başından kalmadır. Seyircilere ayrılan yarım daire şeklindeki oturma sıralarının olduğu bölüm kısmen tepenin kayasına oyulmuştur. Burası ortadaki orkestra denilen kısımdan kireç taşı bloklardan yapılmış alçak bir duvarla ayrılıyordu. Aslında kapasitesi 4000 olan oturma yerleri günümüzde yarı yüksekliğine kadar restore edilmiştir. Sahne binası iki katlı olup mermerle kaplı ve heykellerle süslü idi. Günümüzde görülebilen kısım sahne binasının üzerine inşa edildiği platformdu. Tiyatronun batısındaki bir tepenin üzerinde İsis ve Afrodit'e adanmış bir tapınağın izlerine rastlanmıştır.

 

MAMAS MANASTIRI
Mamas Manastırı 18. Yüzyılda inşa edilmiş bir manastırdır. Söylentilere göre St. Mamas vergilerini ödemeyi red etmiş, bunun üzerine yöneticiler kendisini yakalamak ve cezalandırmak üzere askerlerini gönderdiler. Fakat başkente giderken Mamas bir kuzunun peşinde bir aslan görmüş, kuzuyu kollarına alarak aslanın sırtında başkente girmiş. Bunu gören Bizans yöneticisi çok etkilenmiş ve Mamas'ın vergilerini ve cezasını bağışlamış. Bundan dolayı St. Mamas vergi ödeyenlerin azizi olarak bilinmektedir.